10 Şubat 2012 Cuma

“Tanrım sen konuyu biliyorsun âmin”

Neredeyse gün ağarmak üzere ve saatlerdir şu salak monitöre bakıp duruyorum. Bu cümlenin ardından ‘ben bu sanal dünyaya bağımlı oldum galiba’ diye devam edecektim. Bundan rahatsızım ne zamandır, deli ediyor bu ekrana boş boş bakınmak. Üstelik sanalda öyle çok arkadaşı olan biri de değilim. Buradan bir siyasi dava için mücadele edilemeyeceğinin de farkındayım. Âşık falanda olmaz hani buralardan belki anlamsızca seks, evet ama böyle bir partner kaygısında da değilim. Delirdim mi, cıvataları gerçekten mi gevşetmeye başladım acaba derken aklıma geldi birden. Yıllardır bu teknolojiye sahip değilken de her gece boş bir kâğıda bakındım ben. Yine arkada müzik oluyordu şimdi olduğu gibi. Günceme bir şeyler, oldukça aptal şeyler karalar dururdum ve o sayfayı doldurmak ise belki sabahı bulurdu. Gene gelecek kaygılarımı, korkularımı yazardım. Çoğunluk yaptıklarımın pişmanlığı değil, daha kötüsü hiçbir şey yapmamaktı. Demek değişen bir şey yok, sadece şimdi bir takım tuşlara yazıyorum ve defterimde önümdeki ekran.
Değişen bir şey yok, hiçbir şey… Ancak düşünüyorum da hayat ta böyle değil mi, ne değişti ki yaşamda da ben yerimde saydım. İnsanlar hâlâ yıllar öncesinin siyasi söylemlerine kanıyor. Açın otuz yıl öncesinin herhangi bir gazetesini hemen hemen şimdiki problemlerin aynısı. Ekonomik buhran, kadına şiddet, komşularla kriz, adaletsizlik eşitsizlik vb. Demek böyle oluyor yaşam denilen şey. E,o zaman bunu da dert etmemeli bu bağlamda. Peki, nedir beni rahatsız eden, mutsuzluğumun sebebi ne? Hatta deli olduğumu düşündürecek boyutta ki arıza nedir. En azından kendimi biliyorum artık. Korkak, bezgin biriyim. Başlayıp da sonunu getirebildiğim hiçbir şey yok neredeyse. Kendimden böylesine sıkılmış ve belki nefret ederken hayatıma soktuğum yeni kişiler içinde öylesine kızıyorum ki kendime. Günahına giriyorum sanki bu insanların. Keşke yazdıklarım bir duygu dilenciliği falan olsa tümüyle gerçek bunlar. Ne yapacağımı bilmiyorum, hem de her konuda. Tanrıya inanmak, ona sığınmak istiyorum. Edecek bir dua bile bulamıyorum zira ne istediğimin farkında değilim. Sevdiklerim adına, dünya için falan dualarım var ama iş kendime gelince kalakalıyorum öylece. Aylar önce facebook’ta görmüştüm. “Tanrım sen konuyu biliyorsun âmin” yazıyordu bir yerde.O biliyor olsa gerek. Ama haksızlık etmeyim kendime,sabahı görmeyim artık diye dua ettiğim oluyor bazı zamanlar. Ama laf aramızda bunda da asla ciddi değilim. Çaktırıyor olmalıyım ki bunu, hâlâ yaşıyorum :) İşte püf noktası da bu aslında neden, nedir bu yaşama isteği. Varoluşsal bir dürtü değilse hayallerim isteklerim beklentilerim olmalı. Nedir?

2 yorum:

  1. Çok içten bir yazı..bu kadar detaya takılma ama yaz bunlara bir gün gelecek güleceksin bilesin..:))
    o söz de çok hoşuma gitti."Sen biliyorsun amin!"

    YanıtlaSil
  2. umarım haklı çıkarsın ne diyeyim:)Ya inan başımı kaldıracak vaktim yok ama ilk fırsatta bloguna uğrayacağım.Aslında bakınmam gereken o kadar arkadaşın yazısı birikti ki..şu önümüzdeki hafta da bir geçsin,geçsinnn artıkk..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...