3 Temmuz 2014 Perşembe

Yaşar ne yaşar ne yaşamaz


Sıradaki kitap üstat Aziz Nesin’in ölümsüz eseri “ Yaşar ne yaşar ne yaşamaz.” Daha önce filmini izlemişte olsam gene de okumaya karar verdim; iyide yapmışım. Yeni ayırdına vardım ki yazın, hele de tatilde iseniz bu tarz kitaplar okumalı insan. Bolca serotonin ağırlıklı aldığım antidepresan ilaçları, yediğim çikolatalar, deniz kumsal beni bu kadar keyiflendirmedi. Öykünün bu kadar seviliyor oluşu hepimizin az çok bürokrasinin bu topal ayak, arızalı işleyişine maruz kalışımız diye düşünüyorum.

Yaşar daha doğmadan nüfus idaresindeki bir hata sonucu Çanakkale savaşında ve dersimde şehit olmuştur. Babası yahu bu hesaba göre bu çocuk daha ben doğmadan iki yıl önce dünyaya gelmiş diye itiraz etse de fayda etmez. Nüfusu olmadığı için okula gidemez yaşar. Beşik kertiği ile nikâh kıyamaz, babasından hak olan mirası alamaz ve de hiçbir işe giremez. Gel gelelim, devlete bir borcu varsa, askerlik çağı geldiyse kısaca zararına ne iş varsa, devletin nazarında yaşıyordur Yaşar. Gene de ısrarla didinir durur. Bir yandan iş tutturmaya öte yandan nüfusunu çıkarmaya, ama nafile… Gün gelir ulan ben devletten iyimi bilirim. Koca devlet yaşamıyorsun diyorsa doğrudur diyerek intihar etmeye karar verir. Raylara uzanır. Tren, tarifesinin üzerinden saatler geçse de rötar yapıp uğramaz bir türlü. Yaşar, yahu bu milletin işi gücü var, nerede bu tren diye yakınsa kaç yazar. Fare zehri içer nafile, zehirden çalmıştır şirket, tatlı bir kafa yapar o kadar. Kafasını ocağa dayasa gaz desen hava gazı. Bir bıçak alıp bitireyim işi der, bir kahve aramasında polis üzerinde bulur kodese tıkar. Anlayacağınız ölmekte öyle kolay zanaat değildir bu memlekette. Derken yavuklusundan çocuğu olup, “ efendi sen bu deftere göre çocuğun babası olamazsın” diye evladına da nüfus çıkaramayınca şirazesinden çıkar ve Allah ne verdiyse eşiktekinden beşiktekine söver ve sonunda hapse tıkılınca damda anlatır durur yaşadıklarını mahpus arkadaşlarına. Kodeste geçen günlerde yaşamın zorluklarını daha bir öğrenir. Cezası bitip de tahliye olduğunda hayatın sillesini defalarca yemiş bu adam adeta üç mektep okumuş gibi akıllanmış adeta bir Kara Kaplı Nizami Bey olup çıkmıştır.

İçerisinde birçok öykü barındıran bu kitabı hâlâ okumadıysanız vaktidir diyorum; olmadı oyununu izleyin veya filmini seyredin. Gülmekten kırılacak, zaman zaman hüzünlenecek, kendi yaşamınızdan çok şey bulacaksınız.

Keyifli okumalar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...