17 Şubat 2015 Salı

Ateşli Sabır


Söylediğim gibi işe başlamakla beraber her izin günüm de ki genelde hafta içi oluyor, mutlaka sanatsal bir aktiviteye katılmaya çalışıyorum. Geçen Cuma’da ne zamandır ihmal ettiğim tiyatroya gitmeye karar verdim. Bizim Avrupa yakasındaki salonlara seanslara falan netten göz atarken en uygun “ Ateşli Sabır”a karar kıldım. Hani bilen bilir 94 yılında “ il postino (postacı) adıyla sinemaya uyarlanmışlığı da vardır. Zamanında, Veryansın adlı programda Nihat Genç ustanın, bu ülkenin gençleri Allende’yi bilmek zorunda diyerek feveran ettiğini anımsıyorum. Salvador Allende’yi ve Şili devrimini General Pinochet’i falan elbette biliyordum ama bu oyun sayesinde daha fazlasını öğrenebilecektim. Zira büyük şair Pablo Neruda’nın etrafında dönen ve bir postacı ile sevgilisini konu edinen olayların içinde devrim ve sonrasında gelişen karşı devrime de tanık oluyorsunuz. Üstelik Neruda’nın sorular kitabından sözlerde oyuna ustaca serpiştirilmiş:

“ eğer ölürsem ve farkında değilsem kime soracağım saati?” “ne bekliyor beni Kara Ada’da”

“kime sorabilirim bu dünyada ne yapmaya geldiğimi?”

“ kaç soruya sahiptir bir kedi?”

“Doğru mudur hüznün kalın, melankolinin ince olduğu?” gibi gibi…

Sevindirici ve şaşırtıcı olan o soğuk ve karlı havaya rağmen oyunun geçen hafta gittiğim sinemadan daha çok seyirciye sahip oluşuydu. Nerdeyse boş koltuk yoktu diyebilirim. Ayrıca şu çok beklenen “Grinin elli Tonu” adlı filmde aynı gün vizyona girmesine rağmen. Ha! Unutmadan, satışa çıktığı ilk gün hemen gidip duayen gazeteci Yılmaz Özdil’in “Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda” kitabını aldım. Bir haftadır gece vardiyasında olduğumdan ancak ilk 20-30 sayfasını okuyabildim ama şimdiden ısrarla size tavsiye edebilirim. 17 Aralık ve sonrasında yaşanan süreç tüm detaylarıyla incelikle işlenmiş tarihi bir belge olma niteliğinde, mutlaka alın okuyun, okutun.

Kitaplar demişken, yeni bir bölüm icat ettim bloğum için. Dolmuş, metrobüs ve tramvaylarda yurdum insanının okuduğu kitapları not edip burada paylaşmaya karar verdim. Bakalım bu ay toplu taşımalarda neler okunmuş. (uzun bir liste değil elbette) :

1.Camera Lucida Fotoğraf üzerine düşünceler-ROLAND BARTHES

2. Uzaktan Aşk - Amin Maalouf

3. Çavdar tarlasında çocuklar-J.D. SALİNGER

4. Pertev bey'in üç kızı- MÜNEVVER AYAŞLI

5.Factotum-CHARLES  BUKOWSKİ


Gene unutmadan BRT2’de Perşembe günleri müthiş bir sinema programı başlamış. Bir zamanlar TRT2’de Rekin Teksoy’un yaptığı gibi film öncesinde yaklaşık bir saat filmin yönetmeni oyuncuları falan üzerinde konuşuluyor ve ardından gonk sesleriyle birlikte söz konusu film başlıyor. Umarım uzun soluklu bir program olur zira beni çok heyecanlandırdı. Buna da göz atmanızı tavsiye ederim. Hala bir internetim yok, o pürüzü de halledeyim düzgün bir periyot tuttururum sanırım. Herkese iyi haftalar…

9 Şubat 2015 Pazartesi

bana masal anlatma !


İşe başlayalı neredeyse bir ay oldu, artık iyice adapte oldum sayılır.bu arada finalleri de verdim;sanırım gene onur belgesi alacak bir başarı gösterdim. Tamam, sosyal hayatım bir hayli azaldı ama düşündüğüm gibi bu iş bana şimdilik çok iyi geldi. Bir kere psikolojim düzelmeye başladı gibi, çevremdekilerin de tuhaf ama bana karşı davranışları değişti “adam” yerine konmaya başladım sanki. İşin ilginci bu durum benimde hoşuma gitti. Geçen 15 günlük bir maaş ta aldım ve sizlere söylediğim gibi ilk fırsatta sinemaya gittim. Yarın piyasa çıkacak olan Yılmaz Özdil’in “ Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda” isimli kitabını da satın alırım. Belki yarın bizim carrefour’a gelir.

Gittiğim filmi “bana masal anlatma” idi. Tiyatroda Cibali Karakolu’nu seyretmeye gidecektim ama saati uygun değildi. Soluğu Beyoğlu Atlas sinemasında aldım, belki içine girmeyeli yıllar olmuştu. Hafızam yanıltmıyorsa salonlar bana biraz küçülmüş geldi. Filme gelince ben beğendim sayın okur, sıcacık bir Türk filmi. Konusuyla yakından alakası yok ama içtenliği sıcaklığı bana  başrolünü Okan Bayülgen ve Tarık Akan’ın paylaştığı,üstat Zeki Ökten’in yönettiği son film olan Gülüm’ü anımsattı. İkisi de insana dokunan filmler,Gülüm biraz daha fazla. Salon küçük ve ancak yarısı doluydu ve ben hariç herkes çift gelmişti. Film başlar başlamaz tüm kadınların biri komut vermiş gibi başlarını sevgililerinin omzuna dayaması ve sonuna dek bu şekilde izlemeleri şaşırttı beni. İstemiyorum böyle sevgili,hatta teşebbüs etsin bırakırım ulan. Adam gibi otur filmini izle kızım Allah Allah… Birbirimize sokulacağımız başkaca zamanlar olur,film izlemek ciddi bir eğlencedir. ( tuhaf bir cümle mi oldu?cıkk…) antrakta kazıklanacağımı bile bile gittim bir kahve söyledim kendime. Öyle unuttuğum şeyler ki bunlar, ancak uzun süre yokluk çeken biri anlar halimi. Akşamı bir arkadaşıma yemek ısmarlamak ise daha da keyiflendirdi beni. Garip insani durumlar işte.

Unutmadan şunu da iliştireyim cine5’te bibliyofil diye bir program gözüme çarpıyor kaç zamandır. Adından anlaşılacağı üzere konusu kitaplar,her programa bir yazar konuk oluyor. Bu hafta adını sıkça duyduğum ama henüz bir eserini okumadığım Hakan Günday konuktu. Öncesinde Ayşe Kulin vardı sanırım. Programın en güzel kısımlarından biri yazarlar hayatlarına en çok dokunan ilk 11 kitabın listesini veriyor,oldukça faydalı bu açıdan. Tüh tam bağlayacaktım ama Telve hanıma bir mim sözüm vardı benim di mi, vallah kusura bakmayın öyle üstün körü hemencecik yanıtlayalım bakalım:

1.2014 yılının size kattığına inandığınız en önemli şey:

Öyle lanet bir yıldı ki psikolojim harap oldu, antidepresan kullanmaya başladım. Yaşam kalitem bir hayli bozuldu. Sağlığın ne kadar önemli bir şey olduğunu bir kez daha idrak etmemi sağladı geçen yıl.

2. 2014’te yaptığınız ve sizi gururlandıran şey:

Bu hayatta yaptıktan sonra beni gururlandıran bir şey olduysa da vallah unuttum.

3. 2014’te gerçekleşen ve sizi en çok üzen şey:

Bu iktidarın 15 yıldır yaptığı her şey üzmüştür beni kesin, buna 2014’te dahil. Bir de saçlarımı kestirmeseydim yahu keşke. Yahu aslında beni üzen daha ziyade gerçekleşmeyen şeyler oldu sanırım ve asla gerçekleşmeyecekler sanki, godot’yu beklemek gibi.

4.2014’te kendi  başına yaptığınız en büyük şey :

Bir kere bu kadar büyük olmasını bende beklemiyordum,ne oldu da oldu acaba? Sifon falan nafile zorla gitti meret. Ha birde diksiyon kursunu bitirdim. Orada öğretmişti hoca,biliyor musunuz ıkınırken diyaframını kullanıyormuş insan.

5. 2014’te en büyük pişmanlığınız:

Nasıl yapınca gururlandığım pek şey yoksa,pişmanlıkta öyle. Ama 2010 olsaydı şayet,o kızı hiç tanımasaydım keşke. Yok ya,ona da pişman değilim. Beni öldürmeyen şey güçlendirir hesabı.
6. 2014’te başınıza gelen en komik şey:

Benim hayatım trajikomedi zaten,kim bilir gene ne şapşallıklar yapmışımdır da hatırlamıyorum şimdi.yahu gerçekten böyle senenin muhasebesini tutuyor musunuz siz yahu?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...